Friday, December 18, 2009


Yeni yılı kucaklarım, ama o da beni kucaklasın! Onu farkındalık içinde ve ayık bir durumda bekliyor olacağım!
Yeni yıl, daha doğrusu yılbaşı yaklaştıkça, bana bir dolu etkinlik duyurular geliyor. Bunların bazıları, “limitsiz içki” veya “limitsiz yerli içki” ikramları da içeriyor. “Limitsiz umut” veya “limitsiz hedefler” diye bir teklife rastlamayınca, ben de bu davetlere veya programlara pek sıcak bakamıyorum!

Ben her anı, her saniyeyi, her dakikayı, her saati, her günü, her yılı, ( "veya her yüzyılı" dersem fazla olur!) oldukça ayık bir durumda ve farkındalık içinde karşılamak istiyorum. Evet, sıkıntıdan, acıdan, bir türlü durmak bilmeyen düşünce akışından veya çağrışımlardan dolayı, benim de bunaldığım olmuştur. Bu türden durumlarda: “Acaba kafamı duvara vursam, bütün bu beni yoran akışı, bir saati durdurmaya benzer bir şekilde, durdurabilir miyim?” diye kendime sormuşumdur da. Ama her zaman, acımı da neşemi de ayık bir kafayla kucaklamak istedim ve sanıyorum hep de öyle oldu!

Alkollü içki içen herkes sarhoş mu oluyor? Elbette hayır. Ama bunların bir kısmı benim "usta içiciler" olarak adlandırdığım ve nerede duracaklarını bilen kişiler. Bu türden kişilerin de "ustalaşmaları" eminim ki bir süreç ve bedel almıştır! Alkol alıp da sarhoş olmayanların diğer bir kısmı da gerçekten sarhoş olamayanlar. Başka bir grubu da, düzenli içiciler oldukları için, artık düşük doz içeren miktarlarda kolayca sarhoş olamayanlar. Bu üç gruba ait olan kişilerin sayıları da fazla değil. Benim kişisel gözlemim bu.

Alkolün beni en çok ürküten yanlarından birisi, algılanan gerçekliği değiştirmesi; başka bir deyişle insanın algısı ile dışında yer alan gerçeklik-dünya arasına girebilmesi. Bu durum, hem kişinin fizik dünyası hem de iç dünyası için mümkün ve kuvvetle muhtemel. Mesela alkollü bir sürücü, bazı renkleri göremeyebiliyor, dolayısıyla o renkteki bir arabayı veya cismi görmeyebilir ve ona çarpabilir. Veya kendi bedenini algılayamayabilir ve “Supermen” veya “Superwoman” gibi davranabilir.

Gelelim beni alkolle ilgili olarak en çok ürküten şeye: Bu ürkütücü şey, kişinin değerleriyle ilgili algılarındaki oynama. Mesela hipnoz altındaki bir deneğe değerlerine aykırı bir şey yaptıramazsınız; sözgelimi, normal şartlarda, alkollü içki kullanmayan birisine, alkollü bir içeceği meyve suyu diye tanımlayıp, yani onu kandırıp içmesini sağlayabilirsiniz, ama sunulan şeyin alkollü bir içki olduğunu söylerseniz, içmeyecektir. Fakat ama alkollü-sarhoş birisine, onun değerlerine veya ilkelerine aykırı olan ve ayıkken yapmayacağı şeyleri yaptırabilirsiniz. Bir gazetede okumuştum: Aşırı alkol almış ve sarhoş olmuş iki hırsız, polis arabası çalarlar. Arka koltuktaki şişelerde duran kan örneklerini meyve suyu sanıp içerler! Tabi ki bu uç bir örnek, ama şunu unutmayalım, zaten onlar da “kan içici” değiller, kan şişelerindekini meyve suyu sanmışlardı. Yani öyle gördüler veya gördüklerini deşifre edemediler. Fakat tadındaki farkı bile anlayamamışlar!

Değerler algısındaki oynama, beni çok, ama ürkütüyor. Neden mi?

Çünkü sarhoş olma hâli, farkındalığınızı alıyor. Yani ne yaptığınızı gerçekten bilmiyor olabilirsiniz veya içinizde kıpırdayan; hoşunuza gitmeyen ve ayıkken başa çıkabildiğiniz bir tutku, bir istek veya bir "canavar", siz alkollüyken açığa çıkabilir. Bu bir düşünce, bir fikir veya bir tavır olabilir. Herkesin böyle bir “canavarı” veya” canavarcığı”olduğuna inanırım. Bu canavar veya canavarcık, bizim kişisel bir sınavımız veya çilemizken, alkol bunun herkesin sorunu olmasına yol açabiliyor!

Diyorum ki: En iyisi acıyı da neşeyi de ayık bir kafayla ve bazen gerçekten zor da gelse hayata karşı duyulan bir farkındalık içinde kucaklamak.

Kendimi ele alırsam, hayatım sürekli öğrenmekle geçti; Kendimi, ailemi, öğrencilerimi, kadınları, erkekleri, bilgisayarı, interneti ve diğer bir sürü şeyi anlayabilmek ve hayatımdaki yerlerini belirlemek için çok zaman harcadım. Şimdi söz gelimi ehliyet alıp araba sürmeyi öğrenmek bile bana zor geliyor; E geç de kaldım sayılır. Bir de düşünün yani: Bu yaştan sonra bir yılbaşı balosunda içkiyle tanışmak nasıl olur? Kendimi de alkolü de tanıyorum, ama ikisi bir arada nasıl olur, hayal bile edemiyorum! Bu birliktelik, beni gençliğimden beri ürkütmüştür. Belki korktuğum gibi bir şey değildir, ama ya öyleyse! Denemeye gerek var mı?

En iyisi, sakin bir yılbaşı; yakın çevremden kişilerle, sakin bir akşam, güzel yemekler, tombala, tabu gibi neşeli oyunlar, uzun sohbetler veya uzun sessizlikler; belki patlamış mısır ve güzel bir film. E bu yaştan sonra ve bence her yaşta en iyisi bu!
----------------
Savaş ŞENEL: Vizyonu, Misyonu ve Değerleri
---------------
Konuyla ilgili film-kitap önerileri yapmak-almak ve yorumlarınız için:
MSN: savassenel@hotmail.com
savassenel@savassenel.com
Skype: savas.senel
------------


No comments:

Post a Comment