Wednesday, September 30, 2009


HAYATIMDAN KOMİK BİR OLAY: KAPI DİNLEME HİKÂYESİ


Bir zamanlar, bir özel ders bürosunda çok zengin bir ailenin çocuğuna ders veriyordum. Farklı, zor ve o derecede istikbal vaat eden bir delikanlıydı. Zaman içinde onunla anlaştık. Ona farklı branşlardan ders veren birkaç kişi daha vardı ve hepsi de kendi alanlarında iyi öğretmenlerdi. Öğrencimiz, üniversiteye dil-İngilizce puanıyla hazırlandığı için benim ders saatlerim biraz daha fazlaydı ve dolayısıyla öğrenciyle en çok zamanı geçiren kişi bendim. Bununla birlikte diğer öğretmenlerin de bu konuda en az benim kadar önemli birer rolü olduğunu da biliyordum.

Bir süre sonra, ders bürosunun sahibi olan öğretmen arkadaşım bana, dersler sırasına bizim kapımızı dinlediğini söyledi. Bunun üzerine ben de gülümseyerek bizi bu şekilde dinlemesine gerek olmadığını, isterse kapıyı açık bırakabileceğimi söyledim! Çünkü kendi personelinin gözünde komik duruma düşüyordu! En çok üzüldüğüm şeylerden birisi de şuydu: Öğrencinin yüzüne gülerken, arkasından ağır şeyler söylerdi. Ben birkaç kez, delikanlının biraz farklı olduğunu, ama temelde iyi ve istikbal vaat eden bir genç olduğunu söyleyip onu sakinleştirme gereği duymuştum.

Arkadaşımın kapıyı neden dinlediğiniz sonradan anladım: Benim öğrencisini “ayartıp” kendi büroma götüreceğimi sanıyormuş ve bir yıl boyunca bu endişeyle yaşamış! Aslında, çocukla kendi ofisimde ders yapmamın da bir sakıncası yoktu, çünkü takım kaptanı o arkadaşımızdı, öğrencinin velisi olgun birisiydi, ona saygı duyuyordu ve ders ücretleri de onun hesabına yatırılıyordu. Ayrıca bir toplantı sırasında öğrencinin babası oğlunun benim ofisime gelmesini istemişti ve ben de ofisimin bir öğrenciyi ağırlamaya pek müsait olmadığı bahanesiyle, bu öneriyi kabul etmemiştim. Zaman geçti ve öğrencimiz, (sadece benim yapacağına inandığımı belirttiğim) iyi bir sayıda net yaparak istediği üniversiteye girdi ve yeterlilik sınavında başarılı olarak hazırlığı da geçti. Bu arada sıra bölüm derslerine gelmişti.

Benim bu gençle ders dışında doğrudan temasa geçmem bile yasaktı! Bir gün öğrencimiz derse çok geç kalmıştı ve ben de artık onu beklemeyeceğim için, o deniz otobüsüne binmeden haber verip zaman kaybetmesini engellemek istedim. Bu sebeple ona mesaj attım ve bu yüzden ders büronun sahibi bana sert bir şekilde çıkıştı ve ben de onunla çalışmayı bıraktım. Hâlbuki ben en önemli dönemleri ve kozları kullanmamıştım! Arkadaşım, her şey kontrol altına almak isteyen bir havadaydı. Tabi ki durum öyle değildi ve onun bilmediği şeyler vardı:

Birincisi, öğrencim yıl boyunca farklı zamanlarda ofisime çay sohbetleri için gelmişti. İkincisi öğrencinin babasıyla da onun kendi ofisinde birkaç kez görüşmüştük. Fakat bu durumu, her şeyi kontrol ettiğini sanan hocamız bilmiyordu! Çünkü bu gereksiz bir kontrol anlayışıydı. Ayrıca gerek öğrenciyle gerek babasıyla görüştüğümüzde, özel ders bürosunun sahibi olan bu arkadaşımızı övüyordum, çünkü alanında iyiydi ve bütün düzenlemeleri o yapıyordu. Ama ne yazık ki, ben onu arkasından överken, o da benim öğrencisini çalacağımı düşünürmüş ve kapıları dinlermiş!

Aslında öğrenciyle ve babasıyla ders dışında da görüştüğümüzü o zaman ona söylemek ve onu utandırmak mümkündü, ama bu öğrenci ve babasıyla benim aramda kalması gereken küçük bir sırdı. Ayrıca, benim bu arkadaşımı ayrıca cezalandırmama gerek yoktu, çünkü zaten bu düşünce tarzının başına açtığı çok ciddî ve kişisel sorunlarla uğraşıyordu! O konularda da onu uyarmıştım!

Arkadaşımın “gerzek” korkusu bir yana, ziyaretlerim sırasında beni ayakta karşılayan ve öğrencinin babası olan beyefendi: “Savaş Hoca böyle bir şey yapmaya teşebbüs etmedi” gibi basit bir cümleyi kurup durumu arkadaşımıza söylemedi veya benim haberim yok! Beklediğim şey, derslere devam etmek değildi, birisinin delikanlıca “o adam öyle bir şey yapmadı ve yapmaz” demesiydi, ama bu olmadı!

İçime dert olmuş ki, üzerinden çok zaman geçtiği için bu olayı anlatıyorum.
-----------
Savaş ŞENEL: Vizyonu, Misyonu ve Değerleri
------------
savassenel@savassenel.com
savassenel@hotmail.com
Skype: savas.senel

------------







No comments:

Post a Comment