Wednesday, September 30, 2009


Kahveden ofise: Nerelerde yazmışım!

Bir süre öncesine kadar, çalışmakta olduğum kurumlardaki ofislerim dışında, kendime ait bir ofisim yoktu. Mesai saatleri dışında kitaplar yazıyordum. Evde bir çalışma odam olmasına rağmen, orada çalışmak da zor oluyordu. Derken bizim semtte, yani Üsküdar'da bulunan bir kahvede yazmaya başladım.

Laptopumu alıp “sote” bir masada oturup-yazıyordum. Kahvehane kültüründe herkesi olduğu gibi kabul etmek vardır. Bir süre, nedense benden bir şekilde rahatsız olan bir garsonla mücadele ettim! Bana dik dik bakar ve çayımı masama ilginç bir şekilde bırakırdı! (Fotoğraftaki garson başkası, o değil!) Ona sürekli olarak, yüzümde dalgın bir gülümsemeyle teşekkür ettiğim için, en sonunda benim kendi hâlinde ve saf bir tip olduğuma karar verdi de arkadaş olduk! Kahvehanede, kendi hâlinde yazan bir öğretmen-yazar olarak her zaman saygı gördüm.

Bazen denetleme sebebiyle kahveye gelen polis memurlarının “bu bilgisayar senin mi?” veya “sen buranın nesine bakıyorsun?” gibi “kankaca” soruları ve benim “evet benim lap topum, ödünç lap top kullanmam” ve “ben sadece bu masada olup-bitenleri bilirim!” gibi komik cevaplarım olurdu! Yazdığım kitap basılıp-piyasaya çıktığında, kahvehane sahibine de bu kitaptan hediye etmiştim. O da bir süre sonra: “Hocam, ben de hayatımı yazmak istiyorum” falan demeye başlamıştı! Şu anda, nasıl olup da, o şartlar altında o kitapları yazdığıma inanamıyorum!


Daha sonra yine Üsküdar’da bir yer tuttum. Bütün kitaplarımı, dergilerimi vs buraya taşıdım. Artık kahvehaneden mezun olmuştum, ama ne bir kâğıt oyunu ne de başka bir oyun öğrenememiştim! Bu yeni yer, yani ofisim yazılarımın doğduğu yer oldu. Sessiz ve sakin bir ofise sahip olmak, bana daha çok düşünebilmem ve yazmam için eşsiz bir fırsat vermişti.


Burası yazılarımı yazdığım, arkadaşlarım, öğrencilerim ve en sonunda da okurlarımla görüşüp keyifli sohbetler yaptığımız bir yer olarak hayatımda çok önemli bir yere sahip.


Şimdilerde daha büyük bir yere taşınmak istiyorum. Ama bir süre sonra çevre düzenlemeleri sebebiyle yıkılacak olan bu binadan-ofisimden en azından yıkılana kadar ayrılamayacağımı düşünüyorum: Daha büyük bir yer tutsam bile, burasını bırakmak istemiyorum. Yalnız kalmak istediğim zamanlarda buraya gelmek, masamın karşısındaki koltuğuma oturup kitap okumak veya masama geçip-yazmak, yine yazmak istiyorum.

Galiba, benim burada bulduğum şey, sükûnetti ve ben galiba sükûneti seviyorum!
--------------------
Savaş ŞENEL: Vizyonu, Misyonu ve Değerleri
--------------------
savassenel@savassenel.com
savassenel@hotmail.com
Skype: savas.senel

---------------------



1 comment:

  1. Anonymous2:23 AM

    Savaş Bey,

    Çay bardaklarının üzerindeki fotoğraflar kimin?

    IŞIL

    ReplyDelete